O bir ayartmaydı, Mary, ve sen karşı koyamadın.
- It was a temptation, Mary, and you succumbed.
Tom ayartmaya karşı koyamadı.
- Tom couldn't resist the temptation.
Ayartılmaktan başka her şeye dayanabilirim.
- I can resist everything but temptation.
Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır.
- He is proof against temptation.
Şeytana uymaya teslim olmamalısın.
- You shouldn't give in to temptation.
Genç insanlar şeytana uymaya eğilimlidir.
- Young men are prone to fall into temptation.