Fadıl'ın ölümü kuşku uyandırıyordu.
- Fadil's death raised suspicions.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Haber şüphelerimi doğruladı.
- The news confirmed my suspicions.
Tom cinayet şüphesi altında idi.
- Tom was under suspicion for murder.