O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
- He pressed me to stay a little longer.
Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.
Makineyi çalıştırmak için bu butona basın.
- Press this button to start the machine.
Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
- The press is interested in his private life.
Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
- The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
- The press is interested in his private life.
Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
- The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
- She pressed her lips firmly together.
Kalabalık kapıya doğru bastırdı.
- The crowd pressed toward the gate.