the ability of a pacemaker to recognise the electrical impulse of a heart beat

listen to the pronunciation of the ability of a pacemaker to recognise the electrical impulse of a heart beat
الإنجليزية - التركية

تعريف the ability of a pacemaker to recognise the electrical impulse of a heart beat في الإنجليزية التركية القاموس.

sense
{f} algılamak
sense
{i} hissetme
sense
{i} duygu

O güçlü bir gözlem duygusuna sahiptir. - He has an acute sense of observation.

Tom'un modern resim için estetik duygusu vardır. - Tom has an aesthetic sense for modern painting.

sense
{i} sağduyu

Tom Mary'nin sağduyudan yoksun olduğunu düşünüyor. - Tom thinks Mary lacks common sense.

Diğer bir deyişle, sağduyudan şüphelenmelisin. - In other words, you should doubt common sense.

sense
(Tıp) sanse
sense
doğrultu
sense
hasse
sense
anlayış

Onun bir mizah anlayışı vardır. - He has a sense of humor.

Onun espri anlayışı yoktur. - He has no sense of humor.

sense
genel düşünce
sense
zekâ
sense
dili anlamak
sense
dirayet
sense
akıl
sense
{f} anlamak

Gerçekten onun ne kastettiğini anlamak için yeterli aklı vardı. - She had enough sense to understand what he really meant.

sense
(Tıp) His, duygu, duyu, sensus
sense
muhakeme
sense
{i} anlama

Espriden anlamayan insan, çiçeksiz çayır gibidir. - People with no sense of humor are like meadows with no flowers.

Gerçekten onun ne kastettiğini anlamak için yeterli aklı vardı. - She had enough sense to understand what he really meant.

sense
(isim) duyu, duygu, manâ, us, his, sezme, hissetme, sağduyu, algı, anlama, bilincinde olma, anlam, amaç, niyet, düşünce, kanı, eğilim, yön
sense
{i} eğilim
sense
{f} duyarlı olmak
الإنجليزية - الإنجليزية
sense
the ability of a pacemaker to recognise the electrical impulse of a heart beat

    الواصلة

    the a·bi·li·ty of a pace·ma·ker to rec·og·nise the e·lec·tri·cal im·pulse of a heart beat

    النطق

المفضلات