that which serves to check, restrain, or hinder; restraint

listen to the pronunciation of that which serves to check, restrain, or hinder; restraint
الإنجليزية - التركية

تعريف that which serves to check, restrain, or hinder; restraint في الإنجليزية التركية القاموس.

control
{f} kontrol etmek

Öfkeyi kontrol etmek zordur. - Anger is hard to control.

Onu kontrol etmek için bir şirket kurdular. - They formed a company to control it.

control
{f} denetlemek
control
kontrol

Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi? - You used a condom for birth control, right?

Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır. - Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.

control
hakim olmak
control
{f} kontrol et

Kendinizi kontrol etmeye çalışın. - Try to control yourself.

Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir. - Some things in life are beyond our ability to control.

control
(ç.) (uçak/vb.) kumanda donanımı
control
düzenlemek
control
yönetim

İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti. - The government of the Inca Empire controlled everything.

control
{i} hakimiyet
control
kumanda cihazları
control
(Tıp) Gözlem altında tutmak, kontrol etmek
control
(Askeri) (NATO) KONTROL YETKİSİ: Bir komutanın kendi komutası altında bulunanlardan başka birlik ve teşkillerin faaliyetleri üzerinde haiz olabileceği tam komuta yetkisinden daha az kısmi yetki. Bu yetki tamamen veya kısmen devredilebilir veya tahsis edilebilir
control
{f} denetle
control
{i} denetim

Tom beni denetimde bıraktı. - Tom left me in control.

Gerçekten denetimde misin? - Are you really in control?

control
{i} yönetim, idare, egemenlik, hâkimiyet
control
control group deney yapılan
control
{f} idare etmek

Kaderi idare etmek isteyen asla barış bulamaz. - He who seeks to control fate shall never find peace.

الإنجليزية - الإنجليزية
control
that which serves to check, restrain, or hinder; restraint
المفضلات