Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Bu yol sizi oraya götürür.
- This road leads you there.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Şurada duran adam kim?
- Who's that man standing over there?
Şurada kitap okuyan adam benim babam.
- The man reading a book over there is my father.
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Masanın üzerinde bir kedi var.
- There's a cat on the table.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
O konuda hiçbir sorun yoktu.
- There was no question about that.
O konuda hiçbir şüphe yok.
- There's no doubt about it.
O, oradaki kuleyi işaret etti.
- He pointed to the tower over there.
Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir.
- That house over there is where Tom lives.
İşten sonra bir parti var.
- There's a party after work.
Bu işte bir bit yeniği var.
- There's something fishy going on.
Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim.
- I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.
Oralarda bir yerde bir çay molası verelim.
- Let's have a tea break somewhere around there.
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Orada birini gördün mü?
- Did you see anybody there?
Hazine için orayı burayı kazdılar.
- They dug here and there for treasure.
En az elli bin kişi orayı ziyaret etti.
- No fewer than fifty thousand people visited there.
You get it ready; I'll take it from there.