Tom kovayı ağzına kadar doldurdu.
- Tom filled the bucket to the top.
İzleyici salonu doldurdu.
- The audience filled the hall.
Üzgünüm, pozisyon önceden doldurulmuş.
- Sorry, the position has already been filled.
Oda sigara dumanıyla dolmuştu.
- The room was filled with cigarette smoke.
Bu kutu elmalarla doludur.
- This box is filled with apples.
Balon havayla doluydu.
- The balloon is filled with air.