Bir diskoda dans etmeyi kayak yapmaktan daha fazla sever.
- She likes dancing in a disco better than skiing.
Dante'nin Milton'dan daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- I think Dante is better than Milton.
Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have.
Alışılmış olandan farklı bir bağlamda bir şey görmek şaşırtıcı olabilir.
- Seeing something in a different context than the accustomed one can be surprising.
Bağış için teşekkürler.
- Thank you for the donation.
Tom eskiye göre çok daha iyi yapıyor.
- Tom is doing much better than before.
Bu yıl geçen yıla göre daha fazla kar olup olmayacağını merak ediyorum.
- Will we have more snow this year than last year I wonder.