teslimatçı

listen to the pronunciation of teslimatçı
التركية - الإنجليزية
deliverymen
deliveryman
teslimat
delivery

I have a delivery for Tom. - Tom için bir teslimatım var.

Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls. - Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.

teslimat
(Ticaret) cash delivery
teslimat
submittal
teslimat
instalments
teslimat
goods delivered, deliveries; money paid over to someone, payments
التركية - التركية
Teslimat işiyle uğraşan
TESLİMAT
(Osmanlı Dönemi) (Teslim. C.) Bir hesap üzerine yapılan ödemeler
TESLİMAT
(Hukuk) Ödemeler,parça parça ödemeler
teslimat
Teslim edilen eşyalar veya yatırılan paralar
teslimatçı
المفضلات