Under the circumstances we have no choice but to surrender.
- Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.
They would not surrender.
- Onlar teslim olmadılar.
I'd rather die than surrender.
- Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederim.
He would have to surrender.
- O teslim olmak zorunda kalacaktı.
I would rather die than yield.
- Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederdim.
The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
- Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
- Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
The Mexicans surrendered.
- Meksikalılar teslim oldu.
Herold agreed to surrender.
- Herold teslim olmayı kabul etti.