teslim etmek

listen to the pronunciation of teslim etmek
التركية - الإنجليزية
deliver

I have to deliver this package to Tom Jackson. - Bu paketi Tom Jackson'a teslim etmek zorundayım.

How long does it take to deliver a pizza? - Bir pizzayı teslim etmek ne kadar sürer?

surrender

Did Tom have to surrender his passport? - Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?

hand something in
hand over
give in
(Kanun) quit
supply
(Dilbilim) give up to
resign to
accept
weigh in with
turn over
turn somebody over to somebody
render
committal
give something in
admit
resign
turn in

We have to turn in reports on Monday. - Raporları pazartesi günü teslim etmek zorundayız.

I have to turn in my report today. - Bugün raporumu teslim etmek zorundayım.

hand in
deliver up
a) to deliver, to consign b) to give sth in, to hand sth in c) to commit d) to turn sb over to sb e) to surrender f) to admit, to acknowledge, to accept, to grant
own
give up
yield up
(Hukuk) to deliver, to submit
confide
1. to deliver or hand over. 2. (Askeriye) to surrender (a place) (to the enemy). 3. to concede, admit, acknowledge, grant
submit

We have to submit it before the deadline. - Son teslim tarihinden önce onu teslim etmek zorundayız.

He had to submit himself to their decision. - O onların kararına kendini teslim etmek zorunda kaldı.

commit
consign
cede
turn sb over to
fork up
give over
concede
to deliver

My work was to deliver pizza by motorcycle. - İşim motosikletle pizza teslim etmekti.

Amazon wants to use drones to deliver packages. - Amazon paketleri teslim etmek için dronlar kullanmak istiyor.

handing-over
accord
possession
disgorge
yield
grant
teslim etme
surrender

Did Tom have to surrender his passport? - Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?

The police persuaded the criminal to surrender his weapon. - Polis silahını teslim etmesi için suçluyu ikna etti.

teslim et
(Bilgisayar) deliver

Tom has already delivered the package to Mary's house. - Tom paketi Mary'nin evine zaten teslim etti.

I'm sorry. I should've delivered this yesterday. - Üzgünüm. Bunu dün teslim etmeliydim.

teslim et
(Bilgisayar) commit
teslim et
(Bilgisayar) check in
teslim etme
submitting
teslim etme
ceding
teslim etme
(Bilgisayar) check in
teslim etme
(Bilgisayar) committing
teslim etme
commitment
teslim etme
(Ticaret) submittal
teslim et
hand over

Tom agreed to hand over his gun to the police. - Tom silahını polise teslim etmeyi kabul etti.

In an insistent voice, he asked his brother to hand over the letter and he died. - O, ısrarlı bir sesle erkek kardeşinin mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.

teslim et
deliver up
teslim et
{f} submitting
teslim et
consign
teslim et
cede
adalete teslim etmek
to bring (someone) to justice
malı teslim etmek
deliver the goods
nikâhta gelini damada teslim etmek
give away the bride
polise teslim etmek
give smb. in charge
ruhunu teslim etmek
yield up the ghost
ruhunu teslim etmek
to die, give up the ghost
teslim et
ceding
teslim etme
committal
teslim etme
delivery
teslim etme
handing over
teslim etme
disgorge
yeniden teslim etmek
redeliver
zamanında teslim etmek
meet the deadline
التركية - التركية
Bir şeyi sahibine vermek
Bir şeyin kullanımını, korunmasını veya mülkiyetini vermek, bırakmak, devretmek, terk etmek
Bir kadın, bir erkeğe kendini vermek
Gerçek olduğunu söylemek
(Osmanlı Dönemi) MÜVAFAT
teslim etmek
المفضلات