I didn't win, but at least I got a consolation prize.
- Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.
That was our only consolation.
- O bizim tek tesellimizdi.
I take solace in her words.
- Onun sözleriyle teselli buluyorum.
Markku wanted to comfort Liisa.
- Markku Liisa'yı teselli etmek istedi.
Tom tried to comfort Mary.
- Tom Mary'yi teselli etmeye çalıştı.
They told him: Tomorrow you are to be hanged. Hearing that did not exactly cheer him.
- O ona yarın asılacaksın dedi. Bunu duymak kesinlikle onu teselli etmedi.
Tom needs a little cheering up.
- Tom'un biraz teselliye ihtiyacı var.