tersî

listen to the pronunciation of tersî
التركية - الإنجليزية

تعريف tersî في التركية الإنجليزية القاموس.

ters
unfavourable
ters
back

Say the alphabet backwards. - Alfabeyi tersten oku.

Maybe we're doing this all backwards. - Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.

ters
{i} reverse

The benefit of being intelligent is that you can pretend to be a fool, but the reverse is not possible. - Akıllı olmanın yararı bir aptalmış gibi davranabilirsin, ancak tersi mümkün değildir.

Please say the alphabet in reverse. - Lütfen alfabeyi tersten söyle.

ters
{s} adverse

The way to protect yourself and your family from being adversely affected by television is to be more selective of the programmes you watch. - Kendinizi ve ailenizi televizyonun ters etkilerinden korumanın yolu, izlediğiniz programlar için daha seçici olmaktır.

ters
{s} unfavorable
ters
{s} opposite

Waking up is the opposite of going to sleep. - Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.

My opinion is exactly the opposite of yours. - Benim görüşüm sizinkinin tam tersi.

tersi
reverse

The benefit of being intelligent is that you can pretend to be a fool, but the reverse is not possible. - Akıllı olmanın yararı bir aptalmış gibi davranabilirsin, ancak tersi mümkün değildir.

The reverse seems true. - Tersi doğru görünüyor.

tersi
(Biyokimya) reciprocal
tersi
inversion
tersi
contrast
tersi de doğrudur
(Latin) vice versa
tersi de kullanılabilir
reversible
tersi den başlamak
begin at the wrong end
tersi dönme
upturn
tersi dönmek
1. to lose one's bearings. 2. to get angry, get riled
tersi ispatlanmış
disproven
tersi yönde
oppositely
ters
contrary

Contrary to expectations, they won with ease. - Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.

I thought he was busy, but on the contrary he was idle. - Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.

ters
{s} off

Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke. - Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.

tam tersi
antipodal
ters
amiss
ters
awry

Their plans have gone awry. - Onların planları ters gitti.

ters
{s} inverted
ters
{s} acrimonious
hayvan tersi
dreck
ters
on the cross
ters
droppings
ters
dung
ters
face down

Tom put the card face down on the table. - Tom kartı ters çevirerek masaya koydu.

ters
curt

Don't you think it's rude to give people such a curt reply like that? - İnsanlara böyle ters bir cevap vermenin kabalık olduğunu düşünüyor musun?

ters
back to front
ters
cross-grained
ters
excrement
ters
invers

The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass. - İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

ters
forbidding
ters
contra

I hate to contradict you. - Seninle ters düşmekten nefret ediyorum.

Tom contradicts just about everything I say. - Tom yaklaşık olarak söylediğim her şeyin tersini söylüyor.

ters
perverse

I just bet you were thinking something perverse just now. - Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.

ters
reversed

Seasons are reversed in the southern hemisphere. - Mevsimler Güney yarım kürede tersine çevrilir.

ters
badtempered
ters
bad-tempered

The bad-tempered man snapped at his daughter. - Kötü huylu bir adam kızını tersledi.

ters
(Pisikoloji, Ruhbilim) invert
ters
disappointing
ters
the wrong way round
ters
tart
ters
(Denizbilim) revers

The benefit of being intelligent is that you can pretend to be a fool, but the reverse is not possible. - Akıllı olmanın yararı bir aptalmış gibi davranabilirsin, ancak tersi mümkün değildir.

That's reversing the logical order of things. - Bu, şeylerin mantık sırasını ters çevirmedir.

ters
bilious
ters
agin
ters
cross
ters
short
ters
ill-natured
ters
violent
ters
crusty
ters
crabbed
ters
crosswise
ters
ugly
ters
wrong

It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning. - Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor.

Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong. - Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.

ters
doggish
ters
alien
ters
contra-
ters
anti-
ters
backwards

Say the alphabet backwards. - Alfabeyi tersten oku.

Maybe we're doing this all backwards. - Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.

ters
sour
ters
inverse

The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass. - İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

ters
disobliging
ters
upside down

He turned the table upside down. - O, tabloyu ters çevirdi.

Don't put the books in the shelf upside down. - Kitapları rafa ters koyma!

ters
converse
ters
antidromic
ters
brusque
ters
snappish
ters
snuffy
ters
surly
ters
over

Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980. - Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.

Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose. - Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.

ters
moody
saat yönünün tersi
Counterclockwise, anticlockwise
tam tersi
The other way around
tam tersi
The other way round

-I think police officers earn £32,000 and teachers earn £36,000 a year. Well, I'd say the other way round. 32 for the teacher and 36 for the police officer. (Headway Intermediate).

America did not invent human rights. In a very real sense, it is the other way round. Human rights invented America. - Amerika insan haklarını icat etmedi. Gerçek anlamda, tam tersidir. İnsan hakları Amerika'yı icat etti.

ters
counter-productive
ters
the reverse
ters
reciprocal
ters
counter to

Your idea runs counter to our policy. - Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.

ters
ınverse
ters
inverses
elin tersi
back
elinin tersi ile
with the back of the hand
madalyanın tersi
the reverse of the medal
madalyonun tersi
the seamy side
nün tersi
counter clockwise
saat yönünün tersi
anticlockwise , counter clockwise
saatin tersi yönde
counter clockwise
sikkenin tersi
verso
tam tersi
polar
tam tersi
the very opposite
tam tersi
just the opposite

You say one thing and then act just the opposite. - Bir şey söylüyorsun ve sonra tam tersini yapıyorsun.

When I was a teenager I had lots of hair on my head and none on my chest. Now it's just the opposite. - Ben gençken kafamda bir sürü saçım vardı ve göğsümde hiç. Şimdi tam tersi.

tam tersi
antipodean
tam tersi
the direct opposite
tam tersi olmak
be a great contrast to
ters
bad tempered
ters
facedown
ters
backwards, in the opposite direction; in the wrong direction
ters
wrong, completely inappropriate (job, plan, idea)
ters
counter

That would be counterproductive. - O tamamen ters etkili olurdu.

Your idea runs counter to our policy. - Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.

ters
wrong or opposite (direction, road)
ters
grumpy
ters
agley
ters
reverse or back (of something); opposite or other side, edge, or end: kumaşın tersi the other side of the fabric
ters
cranky
ters
awkward
ters
unfavourable [Brit.]
ters
churlish
ters
inverted; turned inside out
ters
blunt edge (of a cutting implement)
ters
backward

Say the alphabet backwards. - Alfabeyi tersten oku.

I think you've got it backwards. - Onu ters anladın sanırım.

ters
bad-tempered, peevish, cantankerous, ornery; cross-grained
ters
perverse, wrong-headed, contrary
ters
inversely

The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass. - İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

ters
opposing
ters
mis

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

I put my gloves on inside out by mistake. - Yanlışlıkla eldivenlerimi ters yüz giydim.

ters
(Matematik) opposite (angle)
ters
sub
ters
reverse; opposite, contrary; converse, inverse; wrong; inverted; surly, grumpy, moody, churlish, perverse, forbidding, curt; upside down, the wrong way round; back/reverse of sth; excrement, dung, droppings
ters
prov. feces, excrement; dung; turd
ters
sharply, brusquely, curtly, or crossly
ters
wrongly
ters
bloody-minded
ters
inside out; back to front; upside down
ters
inverse , reverse
ters
retro
ters
contradictory
ters
sharp, short, brusque, curt, or cross (answer, word)
ters
converse, inverse, or opposite (of something)
ters
snnppy
ters
{s} illegitimate
ters
disagreeable
ters
{s} froward
ters
upsidedown
ters
{s} indecorous
ters
untoward
ters
bloody minded
ters
stroppy
ters
snarl
ters
inverse, reverse
ters
peevish
ters
{s} frowning
ters
{s} fretful
ters
{s} dour
ters
{s} cussed
ters
{s} versed
ters
{s} fractious
ters
testy
ters
ill natured
ters
sullen
ters
{s} negative
ters
{s} inimical
ters
anti
ters
{s} wayward
ters
wrongheaded
ters
purl
ve tersi
vice versa

In Russia women hit you, and not vice versa. - Rusya'da kadınlar sana vurur ve tersi değil.

التركية - التركية

تعريف tersî في التركية التركية القاموس.

tersi
bakınız Tirsi
tersi
bakınız: Tirsi
TERSİ'
(Osmanlı Dönemi) Edb: Bir beyti teşkil eden mısralar ile bir fıkrayı terkib eden cümlelerdeki lâfızları vezin ve kafiye itibari ile birbirine uygun olarak tertib etmektir. Külfetli ve gayr-ı tabii bir usuldür. Meselâ: Merhum Namık Kemâlin: Ecza-i beşer câlib-i te'cil-i fenadır.İbka-yı eser mucib-i tahsil-i bekadır. beyti tersi'ye misaldir
TERSİ'
(Osmanlı Dönemi) Mücevherler takarak süslemek
TERSİ'
(Osmanlı Dönemi) Oymacılık
TERS
(Osmanlı Dönemi) f. Korku
Ters
(Hukuk) MAKUS
Ters
(Osmanlı Dönemi) DEMAL
ters
Kesici bir aletin kesmeyen yanı
ters
Kesici bir aletin kesmeyen yanı: "Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar."- M. Ş. Esendal
ters
Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz: "Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama."- H. C. Yalçın
ters
Bir şeyin içe gelen yanı,arkası
ters
Gerekli olan duruma karşıt (olarak)
ters
Gerekli olan duruma karşıt olarak: "Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu."- Ç. Altan
ters
Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert
ters
Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert: "Ters adamın işi de ters gider."- M. Ş. Esendal
ters
Bir şeyin içe gelen yanı, arkası
ters
Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz
ters
Hayvan pisliği
ters
Bir şeyin aksi, karşıtı
الإنجليزية - التركية

تعريف tersî في الإنجليزية التركية القاموس.

TERS
(Askeri) taktik vaka raporlama sistemi (tactical event reporting system)
tersî
المفضلات