Bu yılki performansları çok berbattı.
- Their performance that year was horrible.
Tom hakkında söyleyecek berbat bir şeydi.
- That was a horrible thing to say about Tom.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
Keşke bu korkunç yerden gidebilsem.
- I just wish we could leave this horrible place.