Tom doesn't want to ever leave Boston.
- Tom asla Boston'u terk etmek istemiyor.
Tom got an emergency call and had to leave work.
- Tom bir acil durum çağrısı aldı ve işi terk etmek zorunda kaldı.
They had to abandon their vehicles in the snow.
- Araçlarını karda terk etmek zorunda kaldılar.
We have to abandon the plan.
- Planı terk etmek zorundayız.
I've decided to quit doing that.
- Onu yapmayı terk etmeye karar verdim.
Sami wanted to leave Layla.
- Sami, Leyla'yı terketmek istiyordu.
Tom will have to leave.
- Tom terketmek zorunda kalacak.