tereddüt et

listen to the pronunciation of tereddüt et
التركية - الإنجليزية
hung back
{f} vacillating
hesitate

Since it was raining, Nancy hesitated to go out. - Yağmur yağdığı için, Nancy dışarı çıkmaya tereddüt etti.

Tom didn't hesitate at all. - Tom hiç tereddüt etmedi.

hang back
{f} vacillate
hesitating
scruple
tereddüt et
المفضلات