tercih

listen to the pronunciation of tercih
التركية - الإنجليزية
choice

I know where Tom would be if he had any choice. - Bir tercihi olsa Tom'un nerede olacağını biliyorum.

Tom has no choice in this matter. - Tom'un bu bu meselede bir tercihi yok.

(Hukuk) preference

It's a matter of personal preference. - Kişisel tercih meselesi.

My decided preference is the fourth and the last of these alternatives. - Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.

prefer

I prefer soccer to baseball. - Futbolu beyzbola tercih ederim.

I prefer reading to writing. - Okumayı yazmaya tercih ederim.

would rather

I would rather stay at home than go out for a walk. - Yürüyüşe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

I would rather stay at home than go to the movies. - Evde kalmayı sinemaya gitmeye tercih ederim.

(Bilgisayar) weight
dish

Perhaps you would have preferred a French dish. - Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.

I would rather die than live in dishonor. - Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.

preference, choice
option

Layla prefers the second option. - Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.

predilection
fondness
prefered to
election
favoured
preferred to
prefering
prefer to

I prefer to bath in the morning. - Ben sabah banyo yapmayı tercih ederim.

I prefer to buy domestic rather than foreign products. - Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.

opted to
prefers

Tom prefers speaking French. - Tom Fransızca konuşmayı tercih eder.

Tom prefers to eat French fries with ketchup. - Tom ketçaplı patates kızartması yemeği tercih ediyor.

in preference
tercih etmek
prefer
tercih edilebilir
preferable
tercih edilen
preferred
tercih edilmek
be preferred
tercih etmek
would rather
tercih etmek
opt for
tercih etmek
to prefer, to choose, to opt for sth
tercih etmek
to prefer; to prefer (one person or thing) to (another)
tercih etmek
choose
tercih etmek
like better
tercih hakkı
preference
tercih edilen
favorite
tercih edilen
favored
tercih edilen genişlik
(Bilgisayar) preferred width
tercih edilen sunucu
(Bilgisayar) preferred server
tercih edilmek
be favored
tercih edilmeyen
unfavourable
tercih edilmiş
opted
tercih etme
opting
tercih etme
electing
tercih etmek
rather
tercih etmek
prefer to
tercih etmek
give preference
tercih etmek
go for
tercih etmek
favor
tercih etmek
opt for something
tercih etmek
would sooner
tercih etmek
had rather
tercih etmek
give preference to
tercih nedeni
preferred
tercih sebebi
preferred
tercih sebebi
preferably
tercih yapmak
preference
tercih edilme
be preferred
tercih meselesi
A matter of choice
tercih bölgesi
(İstatistik,Ticaret) zone of preference
tercih edilebilirlik
preferability
tercih edilebilme
preferability
tercih edilen aygıt
(Bilgisayar) preferred device
tercih edilen ağaç
(Bilgisayar) preferred tree
tercih edilen kalite
(Bilgisayar) preferred quality
tercih edilen ortam
(Bilgisayar) preferred media
tercih edilen paralel kip
(Bilgisayar) preferred parallel mode
tercih edilir
preferable

It is preferable that he gets there by tomorrow. - Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.

Work is preferable to idleness. - Çalışma avareliğe tercih edilir.

tercih et
(Bilgisayar) set preferred
tercih etmek
opt
tercih formu
(Askeri) preference blank
tercih hakkına sahip olan
(Ticaret) preferential
tercih hakkına sahip olmak
have preference
tercih oyu
(Politika, Siyaset) preferential voting
tercih valfi
demand valve
Tercihler
preferences

My preferences are very dissimiliar to yours. - Tercihlerim sizinkine çok benzerdir.

I have the right to keep my voting preferences secret. - Oy verme tercihlerimi gizli tutma hakkına sahibim.

cinsel tercih
(Pisikoloji, Ruhbilim) sexual preference
tercih et
prefer to

I want to return home, as I prefer to study and to succeed in life. - Okumayı ve hayatta başarılı olmayı tercih ettiğim için eve geri dönmek istiyorum.

I prefer to not talk about it. - Bunun hakkında konuşmayı tercih etmiyorum.

tercih et
prefer

I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks. - Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.

Why do you think Tom prefers living in the country? - Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?

tercih et
{f} preferred

Tom didn't ask me which I preferred. - Tom bana hangisini tercih ettiğimi sormadı.

Many of my friends preferred to study German instead of Spanish. - Arkadaşlarımın çoğu İspanyolca yerine Almanca öğrenmeyi tercih etti.

tercih et
would sooner
tercih etmek
to prefer to
tercih etmek
to prefer
18 kırat altın olan bir tane tercih ederim
I would prefer one in 18 carat gold
burada kalmayı tercih ederim
i'd just as soon stay here
büyük araba tercih ederim
I prefer a large car
cam kenarı tercih ederim
I prefer a seat by the window
daha basit bir model tercih ederim
I prefer a simpler style
gemiyle gitmeyi tercih ederim
I prefer to go by boat
hangi koltuğu tercih edersiniz
What seats would you prefer
küçük bir araba tercih ederim
I prefer a small car
mobilyalı bir daire tercih ederim
I would prefer a furnished apartment
nasıl bir tur tercih edersiniz
What kind of tour would you prefer
otobüsle gitmeyi tercih ederim
I prefer to go by bus
otomatik vites tercih ederim
I prefer automatic transmission
tercih et
preferto
tercih etmek
(Fiili Deyim ) choose rather
toplumsal tercih kuramı
(Politika, Siyaset) social choice theory
trenle gitmeyi tercih ederim
I prefer to go by train
uçakla gitmeyi tercih ederim
I prefer to go by plane
zorunlu tercih
forced choice
üniversite tercih formu
(Eğitim) university preference form
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) üstün tutmak, bir şeyi diğerinden fazla beğenmek
Bir şeyi öbürüne göre daha iyi, üstün veya önemli sayma, yeğ tutma, yeğleme: "Böyle bir tercihinin kefaretini ödemek ister gibi de bir porsiyon köfte söylemişti."- Ç. Altan
Bir şeyi öbürüne göre daha iyi, üstün veya önemli sayma, yeğ tutma, yeğleme
TERCİH
(Osmanlı Dönemi) Üstün tutmak. Bir şeyi diğerinden fazla beğenmek, fazla itibar etmek
TERCİH BİLÂ MÜRECCİH
(Osmanlı Dönemi) Hiç bir üstünlük sebebi yok iken birbirine eşit iki şeyden birisini diğerine üstün tutmak
tercih etmek
Yeğlemek
الإنجليزية - التركية

تعريف tercih في الإنجليزية التركية القاموس.

tercih etmek
prefer
tercih
المفضلات