He didn't have the decency to admit that he was wrong.
- O yanılgan olduğunu itiraf edebilecek bir terbiyeye sahip değildi.
Tom didn't even have the decency to admit he was wrong.
- Tom'un bile hatalı olduğunu itiraf etmek için terbiyesi yoktu.
It's bad manners to talk during a concert.
- Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.
It's bad manners to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
It's bad manners to speak with your mouth full.
- Ağzın doluyken konuşmak terbiyesizliktir.
It's bad manners to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
He's had a liberal upbringing.
- O, özgürlükçü bir terbiye aldı.
It took me a lot less time to housebreak my German shepherd than it took to housebreak my other dog.
- Alman çoban köpeğimi terbiye etmek diğer köpeğimi terbiye etmekten çok daha az zamanımı aldı.