Tom poured the soup into a large tin cup.
- Tom çorbayı büyük bir teneke kaseye döktü.
But when the monkey came back, the tin cup was always empty.
- Fakat maymun geri geldiğinde, teneke bardak her zaman boştu.
The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
Tom can't play the tin whistle very well.
- Tom, teneke düdüğü çok iyi çalamaz.
Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
- Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.