televizyonda

listen to the pronunciation of televizyonda
التركية - الإنجليزية
on television
on the telly
on TV
on the tube
televizyon
(Askeri) television

My little brother is watching television. - Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.

The television show was interrupted by a special news report. - Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.

televizyonda fazla görünmüş
over exposed
televizyonda görmek
teleview
televizyonda göstermek
televise
televizyonda göstermek
to show on television, to televise
televizyonda konuşmacıya metni hatırlatan tablo
autocue
televizyonda yayınlamak
telecast
televizyonda yayınlamak
to televise
televizyon
tv
televizyon
tube

We still have an old tube television. - Bizim hala eski tüplü televizyonumuz var.

Televisions with vacuum tubes are regarded as being behind the times. - Tüplü televizyonlar modası geçmiş olarak görülüyor.

televizyon
tv set

This TV set is the best of all. - Bu televizyon hepsinin en iyisidir.

There is no more room for a TV set. - Bir televizyon seti için daha fazla yer yok.

televizyon
television receiver
televizyon
television set

My brother bought a new television set. - Benim erkek kardeşim yeni bir televizyon satın aldı.

Your wallet is on the television set. - Cüzdanın televizyonun üstünde.

televizyon
goggle box
televizyon
boob tube
televizyon
idiot box
televizyon
tele

I'm watching television. - Televizyon izliyorum.

The television show was interrupted by a special news report. - Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.

televizyon
telly

I do not have a telly at home. - Evde bir televizyonum yok.

Let's turn off the telly. - Televizyonu kapatalım.

televizyon
the telly
bu akşam televizyonda iyi filmler var mı
Are there any good movies on TV tonight
televizyon
video

He took the video to a local TV station. - Bir yerel televizyon kanalı için video çekti.

televizyon
television, telly, the box
televizyon
television set, television, TV
televizyon
box

Innovators think outside the box. - Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.

You shouldn't spend the whole day in front of the box! - Bütün gününü televizyonun önünde geçirmemelisin.

televizyon
gogglebox
televizyon
{k} the tube
التركية - التركية

تعريف televizyonda في التركية التركية القاموس.

Televizyon
aptal kutusu
TELEVİZYON
(Osmanlı Dönemi) Bunun alıcı cihazı. Bak: Celb-i suret, Radyo
TELEVİZYON
(Osmanlı Dönemi) Fr. Elektromanyetik dalgalar vasıtasıyla hareketli veya hareketsiz şekillerin resmini uzaklara nakletme usulü
Televizyon
camekanlı kutu
televizyon
Televizyon alıcısı
televizyon
Elektromanyetik dalgalar yoluyla halkın doğrudan doğruya alması maksadıyla yapılan hareketli veya sabit resimlerin sesli veya sessiz kalıcı olmayan görüntülerinin renkli veya siyah beyaz yayını
televizyonda
المفضلات