She hasn't phoned since she went to London.
- Londra'ya gittiğinden beri telefon etmedi.
She phoned him as soon as she got home.
- Eve varır varmaz ona telefon etti.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
Please phone me before you come.
- Sen gelmeden önce lütfen bana telefon et.
The best thing is to telephone her.
- En iyi şey ona telefon etmektir.
Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
- Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
The best thing is to telephone her.
- En iyi şey ona telefon etmektir.
She didn't telephone after all.
- Beklenenin tersine telefon etmedi.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
I'd like to phone the parents.
- Anne ve babaya telefon etmek istiyorum.