telafi etme

listen to the pronunciation of telafi etme
التركية - الإنجليزية
redemption
(Ticaret) reimbursement
to compensate
making up
recuperation
{i} retrieval
telâfi etmek
{f} compensate

In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates. - Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.

I worked hard to compensate for the loss. - Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.

telâfi etmek
atone
telâfi etmek
{f} right
telâfi etmek
{i} make up

You have to work harder to make up for lost time. - Kayıp zamanı telafi etmek için daha sıkı çalışmalısın.

The country is trying hard to make up for her trade deficit. - Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

telâfi etmek
{f} undo
telafi etmek
make good
telafi etmek
(Askeri) reimburse
telâfi etmek
retrieve
telafi et
compensate

I worked hard to compensate for the loss. - Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.

The government compensated the farmers for the damage to the crops. - Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.

telafi et
atone
telafi et
atone for
telafi et
make compensations for
telafi et
recoup
telafi et
recover
telafi etmek
retrieve
telafi etmek
amends

Tom has promised to make amends. - Tom telafi etmek için söz verdi.

I want to work as a volunteer to make amends for everything I've done. - Yaptığım her şeyi telafi etmek için bir gönüllü olarak çalışmak istiyorum.

telâfi etmek
{f} repair
telafi etmek
make amends

Tom says it's not too late to make amends. - Tom telafi etmek için çok geç olmadığını söylüyor.

I want to work as a volunteer to make amends for everything I've done. - Yaptığım her şeyi telafi etmek için bir gönüllü olarak çalışmak istiyorum.

telafi etmek
Recover, make amends, recompense, condone
telafi etmek
to make amends
telafi etmek
make up for

To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have. - Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.

I had to make up for the loss. - Kaybı telafi etmek zorundaydım.

telafi et
compensated

The government compensated the farmers for the damage to the crops. - Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.

telafi etmek
recover
telafi etmek
condone
telafi etmek
to compensate, to recompense, to atone (for), to make amends, to make up for sth
telafi etmek
(Hukuk) to compensate

I worked hard to compensate for the loss. - Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.

In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates. - Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.

telafi etmek
recompense
telafi etmek
to compensate for; to make up for (a loss); to make good (a loss)
telâfi etmek
make up for

To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have. - Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.

I must work hard to make up for lost time. - Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyım.

telâfi etmek
overcompensate
telâfi etmek
repay
telâfi etmek
recuperate
telâfi etmek
atone for
telâfi etmek
redeem
telâfi etmek
recoup
telâfi etmek
redress
التركية - التركية

تعريف telafi etme في التركية التركية القاموس.

telafi etmek
yerini doldurmak, karşılamak
telafi etme
المفضلات