teklif etmek

listen to the pronunciation of teklif etmek
التركية - الإنجليزية
propose

I don't want to propose to you! - Sana evlenme teklif etmek istemiyorum!

bid
offer

Let's see what Tom has to offer. - Tom'un ne teklif etmek zorunda olduğuna bakalım.

With your approval, I would like to offer him the job. - Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.

proposition
(Ticaret) submit
(Ticaret) solicit
bring forward
bade
put up
suggest
tender
to offer, to propose, to suggest
proffer
move
hold forth
propound
to propose, offer, or suggest (something) to (someone)
put
write
ask

Tom finally mustered up the courage to ask Mary out. - Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.

Tom just took a chance and called Mary to ask her out. - Tom sadece şansını denedi ve Mary'ye çıkma teklif etmek için aradı.

evlenme teklif etmek
make a proposal
evlilik teklif etmek
propose
teklif etme
suggestion
teklif et
proffer
teklif et
{f} bade
teklif et
{f} bid

How much did you bid? - Ne kadar teklif ettin?

I bid ten dollars for the old stove. - Eski soba için on dolar teklif ettim.

teklif et
bidden
yemin teklif etmek
vowed to offer
evlenme teklif etmek
pop the question
evlenme teklif etmek
to propose, to pop the question
evlilik teklif etmek
to propose (to sb)
fiyat teklif etmek
to bid
teklif et
{f} offer

We offered him a nice job. - Biz ona güzel bir iş teklif ettik.

Jane offered to take care of our children when we were out. - Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.

teklif etme
proposition
teklif kabul etmek
accept the offer
teklif kabul etmek
accept the proposal
yemin teklif etmek
(Kanun) tender an oath
öneri teklif etmek
offer a suggestion
التركية - التركية
Evlenmek işini birine diğer cinsten olanı önermek
Önermek, öne sürmek, öneride bulunmak
(Osmanlı Dönemi) TECŞİM
(Osmanlı Dönemi) İCŞAM
teklif etmek
المفضلات