Tom has already gotten three threatening phone messages.
- Tom zaten tehdit edici üç telefon mesajı aldı.
He wrote a threatening letter to his girlfriend.
- O, kız arkadaşına tehdit edici bir mektup yazdı.
The volcanic eruption threatened the village.
- Volkanik patlama köyü tehdit etti.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
Three men menaced him with knives.
- Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
He threatened to make it public.
- Onu ortaya dökmekle tehdit etti.
Tom threatened to kill Mary.
- Tom, Mary'yi öldürmekle tehdit etti.