tecrübe

listen to the pronunciation of tecrübe
التركية - الإنجليزية
experience

He has a great deal of experience. - Onun epey tecrübesi var.

Tom didn't have enough experience to know what to do. - Tom ne yapacağını bilmek için yeterli tecrübeye sahip değildi.

probing
experimentation
practice
taste
experience, direct observation of or participation in events
tentative
knowledge

He has knowledge and experience. - Onun bilgisi ve tecrübesi var.

trial, test; experience; experiment deney
experiment; trial, test
proving
probation
shy
assay
savviness
exercise
essay
tecrübe kazanmak
gain experience
tecrübe etmek
experience
tecrübe atışı
(Askeri) proof firing
tecrübe ederek
experimentally
tecrübe ederek
experientially
tecrübe edinmek
gain experience
tecrübe edinmek
get experience
tecrübe etmek
test
tecrübe etmek
(Askeri) experiment
tecrübe koşusu
(Spor) trial heat
tecrübe modeli
(Askeri) pilot model
tecrübe sahası
(Askeri) proving ground
tecrübe sahibi
experienced
tecrübe seferi
(Ticaret) trial trip
tecrübe sehpası
(Askeri) test bed
tecrübe tipleri
(Askeri) experimental types
tecrübe kazanmak
Gain experience(s)
tecrübe edememek
fail to experience
tecrübe eden
essayer
tecrübe eden
experimentist
tecrübe edilmiş
essayed
tecrübe eksikliği
lack of experience
tecrübe etmek
prove
tecrübe etmek
to try, to test
tecrübe etmek
have a shy at
tecrübe etmek
1. to attempt, try. 2. to test, subject (something) to a test
tecrübe ile yetişmiş
under one's belt
tecrübe kazanmak
sophisticate
tecrübe kazanıp pişmek
go through the mill
tecrübe kazanıp pişmek
pass through the mill
tecrübe lambası
test lamp
tecrübe olarak
under one's belt
tecrübe sahibi olmak
have experience
tecrübe siparişi yapmak
(Ticaret) order on trial
tecrübe sondajları
trial borings
tecrübe tahtası
someone or something that can be experimented upon with impunity; guinea pig; corpus vile
tecrübe uçuşları
(Askeri) administrative flight
tecrübe uçuşu
(Askeri) test flight
harp tecrübe kayıtları
(Askeri) experience tables
tecrübe edeme
fail to experience
tecrübe etmek
assay
tecrübeler
experience
başa gelen (tecrübe)
befalling
dolaylı tecrübe
(Bilgisayar) indirect experience
engin tecrübe
broad experience
engin tecrübe
wide experience
işte tecrübe sahibi
well versed in business
işte tecrübe sahibi
well up in business
pedagojik tecrübe
pedagogical experience
taklit edilmiş tecrübe
(Bilgisayar) simulated experience
tecrübe etmek
try
yurtdışı tecrübe
work experience abroad
yurtdışı tecrübe
overseas experience
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Görmüş, geçirmişlik
(Osmanlı Dönemi) Anlamak için yapılan iş. İmtihan
(Osmanlı Dönemi) İlmi bir gerçeği göstermek için yapılan deneme. Deney
(Osmanlı Dönemi) (Tecribe) Deneme, sınama
(Osmanlı Dönemi) deneme, sınama, imtihan; görmüş geçirmişlik
Görgü: "Sonraları, diplomasi âleminde edindiğim tecrübeler bana, bu hükmümde yanılmadığımı ispat etmiştir."- Y. K. Karaosmanoğlu
Deney

Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim. - Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim.

Deneme, sınama, eksperyans
Görgü
Deneyim, deneme, sınama
Birikim: "Bu hususta oldukça tecrübe sahibiyiz."- H. Taner
(Osmanlı Dönemi) DURBE
deneyim

Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim. - Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim.

(Hukuk) TECRİBE
(Osmanlı Dönemi) FENN
tecrübe etmek
Denemek, sınamak
Tecrübe etmek
(Osmanlı Dönemi) DERB
tecrübe
المفضلات