tecavüzcü

listen to the pronunciation of tecavüzcü
التركية - الإنجليزية
rapist

The rapist showed no signs of remorse during his trial. - Tecavüzcü, yargılanması sırasında hiçbir pişmanlık işareti göstermedi.

The suspected rapist was taken into custody. - Şüpheli tecavüzcü gözaltına alındı.

ravisher
violator
trespasser
tecâvüz
rape

I hold Mary in the basement and rape her every day. - Mary´yi bodrumda tutuyorum ve ona her gün tecâvüz ediyorum.

Rape is a horrible crime. - Tecavüz korkunç bir suçtur.

TECAVÜZ
(Askeri) aggressive
tecâvüz
{i} invasion
tecâvüz
{i} offence
tecâvüz
{i} aggression
tecavüz
(Askeri) breach of close
tecavüz
(Kanun) breach
tecavüz
excess
tecavüz
trendy
tecâvüz
{i} incursion
tecâvüz
{i} violence

Rape is always a crime of violence. - Tecavüz her zaman bir şiddet suçudur.

Rape and sexual assault are crimes of violence. - Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.

tecavüz
assault

The middle aged man was charged with assault. - Orta yaşlı adam tecavüz ile suçlandı.

Sami was sentenced 18 years for rape and assault. - Sami, tecavüz ve saldırı nedeniyle 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

tecavüz
infringement
tecavüz
molestation
tecavüz
encroachment
tecavüz
desecration
tecavüz
intrusion
tecâvüz
intrusion
tecâvüz
offense
tecavüz
encroaching
tecavüz
to rape
tecavüz
trench on
tecavüzcüler
rapists
tecavüz
law molestation; indecent assault; attempted rape
tecavüz
aggression; attack
tecavüz
exceeding, surpassing
tecavüz
law violation, infringement; transgression; encroachment; trespassing; unlawful entry
tecavüz
aggression, attack, invasion; transgression, excess; rape
tecavüz
missing (a target)
tecavüz
criminal
tecâvüz
infraction
tecâvüz
breaking in
tecâvüz
encroachment
tecâvüz
inroad
tecâvüz
infringement
tecâvüz
desecration
tecâvüz
(hakka) trespass
tecâvüz
an outrage upon decency
tecâvüz
assault

Sami was sentenced 18 years for rape and assault. - Sami, tecavüz ve saldırı nedeniyle 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Rape and sexual assault are crimes of violence. - Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.

tecâvüz
outrage
tecâvüz
offence [Brit.]
التركية - التركية

تعريف tecavüzcü في التركية التركية القاموس.

tecavüz
Başkasının hakkına el uzatma
TECAVÜZ
(Osmanlı Dönemi) Zorlama
TECAVÜZ
(Osmanlı Dönemi) Sataşma, saldırma, sarkıntılık
TECAVÜZ
(Osmanlı Dönemi) Haddini aşma. Söz veya hareketle ileri gitme
TECAVÜZ
(Osmanlı Dönemi) Aleyhine hareket etme
TECAVÜZ
(Osmanlı Dönemi) Geçme
TECAVÜZ
(Hukuk) Saldırma, aşma
tecavüz
Namusuna saldırma, sarkıntılık
tecavüz
Hücum etme, saldırma, saldırı, saldırış
tecavüz
Aşma, ötesine geçme
tecavüz
Hücum etme, saldırma, saldırı, saldırış: "Çekler bir Alman tecavüzü karşısında mutlaka silaha sarılacaklardır."- Y. K. Karaosmanoğlu
tecâvüz
(Osmanlı Dönemi) haddini aşma; söz veya hareketle ileri gitme, saldırma
tecavüzcü
المفضلات