tebessüm

listen to the pronunciation of tebessüm
التركية - الإنجليزية
smile gülümseme
smile

She said with a smile. - O bir tebessümle söyledi.

His smile put her at ease. - Onun tebessümü onu rahatlattı.

{i} tittering
{i} titter
tebessüm eden
smiling
tebessüm etmek
smile
tebessüm etmek
to smile
tebessüm etmek
to smile gülümsemek
tebessüm etmek
laugh softly
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Gülümseme. Nazikâne ve dişlerini göstermeyerek gülme
Gülümseme

Ne olursa olsun, gülümsemeyi unutma. - Her ne olursa olsun, yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.

Gülümseme: "O şimdilik dudağında acı bir tebessümle yalnız bana bakıyordu."- R. N. Güntekin
Tebessüm etmek
(Osmanlı Dönemi) BESM
tebessüm
المفضلات