His new book met with a favorable reception.
- Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
- Sizden tatminkar bir yanıt almayı dört gözle bekliyorum.
His explanation is by no means satisfactory.
- Onun açıklaması hiç bir şekilde tatminkâr değildir.
The rent is high, otherwise the room is satisfactory.
- Kira yüksek, onun dışında oda tatminkar.
The rent is high, otherwise the room is satisfactory.
- Kira yüksek, onun dışında oda tatminkar.
Our house is quite satisfactory except that it is rather a long way to the bus stop.
- Evimiz otobüs durağına uzak olmasının haricinde oldukça tatminkardır.