tatlılıkları

listen to the pronunciation of tatlılıkları
التركية - الإنجليزية
amiableness
{n} loveliness, agreeableness
The state or quality of being amiable
{i} friendliness, amenity; pleasantness
The quality of being amiable; amiability
tatlı
sweet

I want something sweet. - Tatlı bir şey istiyorum.

Good night and sweet dreams. - İyi geceler ve tatlı rüyalar.

tatlı
{i} dessert

I've ordered you some dessert. - Sana biraz tatlı ısmarladım.

The one and only dessert my son eats is chocolate cake. - Oğlumun yediği bir çeşit ve tek tatlı çikolatalı pastadır.

tatlı
pretty

A dessert without cheese is like a one-eyed pretty girl. - Peynirsiz bir tatlı tek gözlü güzel bir kız gibidir.

His wife is very pretty. - Onun karısı çok tatlı.

tatlı
{s} amiable
tatlı
{s} pleasant
tatlı
enjoy
tatlı
yummy

Ooh! Chocolate mousse. Yummy. - Ohh! Çikolatalı tatlı krema. Nefis.

tatlı
gustable
tatlı
winsome
tatlı
endearing
tatlı
drinkable
tatlı
pleasant-tasting
tatlı
confectionery
tatlı
hooly
tatlı
goody
tatlı
sweeter

The pain you go through because of love is by far sweeter than any other pleasure. - Aşktan dolayı katlandığın acı herhangi bir zevkten çok daha tatlıdır.

The pain caused by love is much sweeter than any pleasure. - Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.

tatlı
pleasing
tatlı
musical
tatlı
winning
tatlı
sweets

The dentist would like you not to eat any sweets. - Dişçi herhangi bir tatlı yememeni ister.

I, on the other hand, prefer sweets. - Ben diğer taraftan tatlıları tercih ederim.

tatlı
dainty
tatlı
enjoyable
tatlı
appealing
tatlı
beautiful

This flower smells beautiful. - Bu çiçek tatlı kokuyor.

Layla was the sweetest and most beautiful girl I have ever met. - Leyla şimdiye kadar tanıdığım en tatlı ve en güzel kızdı.

tatlı
syrupy
tatlı
sugary
tatlı
tasty

This chocolate is very sweet and tasty. - Bu çikolata çok tatlı ve lezzetli.

tatlı
grand

The grandmother gives sweets to her grandchildren. - Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir.

tatlı
darling

My sweet darling, I miss you so much. - Benim tatlı sevgilim, seni o kadar çok özledim ki.

Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day? - Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?

tatlı
sapid
tatlı
mellow
tatlı
prepossessing
tatlı
benign
tatlı
nice

He became a nice young man. - O, tatlı genç bir adam oldu.

Layla was a very nice sweet woman. - Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.

tatlı
genial
tatlı
melodic
tatlı
gentle
tatlı
gorgeous
tatlı
fresh

I believe this fish is a freshwater fish. - Bu balığın bir tatlısu balığı olduğuna inanıyorum.

That fish lives in fresh water. - O balık tatlı suda yaşar.

tatlı
melodious
tatlı
{s} delightful

She has a delightful sense of humor. - Tatlı bir mizah duygusu var.

tatlı
bland
tatlı
caressing
tatlı
{s} smooth
tatlı
pleasant, agreeable, nice, sweet; amiable, genial; delicious; dulcet, melodious
tatlı
subtle
tatlı
soft

Humphrey is a softly-spoken person. - Humphrey tatlı dilli bir kişidir.

Mr Smith is a softly-spoken person. - Bay Smith tatlı dilli bir insandır.

tatlı
sweetmeat
tatlı
fruity
tatlı
saccharine
tatlı
afters
tatlı
silken
tatlı
sweet; tasty; pretty, nice, sweet, pleasant, pleasing; (ses) dulcet; mellifluous, mellifluent; (su) fresh, drinkable; sweet, dessert
tatlı
honied
tatlı
sweet dessert, Brit. sweet (especially a pastry soaked in syrup)
tatlı
pleasantly, agreeably, nicely; genially
tatlı
agreeable
tatlı
luscious
tatlı
subtile
tatlı
toothsome
tatlı
sweet (in taste)
tatlı
mellifluent
tatlı
sweetie

Are you tired, sweetie? - Yorgun musun, tatlım?

Tom is a sweetie pie. - Tom bir tatlı pastadır.

tatlı
honeyed
tatlı
dulcet
tatlı
(ses) silky
tatlı
suave

Gao Dao is usually really suave, but he seems completely smitten in front of his girlfriend. - Gao Dao genellikle gerçekten tatlı ama o, kız arkadaşının önünde tamamen abayı yakmış görünüyor.

tatlı
sweeties
tatlı
mellifluous

He has a mellifluous voice. - Onun tatlı bir sesi var.

tatlı
blancmange
tatlı
agree
tatlı
gooey
tatlı
butterscotch
tatlı
affable
tatlı
gemütlich
tatlı
debonair
tatlı
fudge
التركية - التركية

تعريف tatlılıkları في التركية التركية القاموس.

Tatlı
(Osmanlı Dönemi) HOŞ
Tatlı
(Osmanlı Dönemi) HULV
tatlı
İnsanı çeken; göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren
tatlı
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen. İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren: "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı."- Y. Z. Ortaç. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
tatlı
Sinirlendirmeden, hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla
tatlı
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen
tatlı
Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
tatlı
Şeker tadında olan
tatlı
(Osmanlı Dönemi) şirin
tatlılıkları
المفضلات