tatilde

listen to the pronunciation of tatilde
التركية - الإنجليزية
on vacation

Where are you going on vacation? - Tatilde nereye gidiyorsun?

She would willingly come but she was on vacation. - Seve seve gelirdi fakat o tatildeydi.

on holiday

She can't be away on holiday. - O uzakta tatilde olamaz.

We used to go to the seaside on holiday. - Tatilde deniz kenarına giderdik.

tatil
vacation

School will soon break up for the summer vacation. - Okul yakında yaz tatili için tatile girecek.

The summer vacation has come to an end too soon. - Bu yaz tatili çok çabuk bitti.

tatil
holiday

We used to go to the seaside on holiday. - Tatilde deniz kenarına giderdik.

He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country. - Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.

tatilde olmak
be on holiday
tatil
leisure

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay. - Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

tatil
rest

Mary hopes to rest a lot during her vacation. - Mary, tatili sırasında dinlenmeyi çok ümit ediyor.

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay. - Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

tatil
stoppage (of activity)
tatil
(Kanun) abeyance
tatil
vacations

I've had better vacations. - Daha iyi tatiller geçirdim.

Where do you want to go for your summer vacations this year? - Bu yıl yaz tatilin için nereye gitmek istiyorsun.

tatil
closed for a holiday
tatil
vacation shutdown
tatil
suspension of work
tatil
shutdown
tatil
holidaying
tatil
holiday destination
tatil
the holiday
tatil
holidayed
tatil
holiday area
tatil
temporary cessation, suspension
tatil
vac

She is never online, even during her vacation. - O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.

I'm just going to rest during the summer vacation. - Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim.

tatil
holiday, vacation; suspension of work; stoppage (of activity); rest; closed for a holiday
tatil
recessional
tatil
temporary closure, closing (a place) temporarily
tatil
stoppage
tatil
holiday, vacation
tatil
long break for a meal: Onun iki saatlik bir öğle tatili var. He has a two-hour lunch break
tatil
recess

He is lively during recess. - O, tatil sırasında canlı.

The students are having a recess now. - Öğrenciler şimdi bir tatile giriyorlar.

tatil
quiet

I anticipated a quiet vacation in the mountains. - Ben, dağlarda sessiz bir tatil umuyordum.

We want to spend the holidays in a quiet place. - Tatilleri sakin bir yerde geçirmek istiyoruz.

tatil
intersession
التركية - التركية

تعريف tatilde في التركية التركية القاموس.

Tatil
dinlence
tatil
Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmaksızın geçirilen süre
tatil
Okul, meclis, adliye gibi kuruluşların çalışmasını durdurduğu veya kapalı bulunduğu dönem
tatil
Eğlenme, dinlenme amacıyla çalışmaksızın geçirilen süre: "Beni tatili geçirmek üzere evlerine davet ettiler."- S. F. Abasıyanık
tatil
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
tatilde
المفضلات