tasarruflu

listen to the pronunciation of tasarruflu
التركية - الإنجليزية
economical, thrifty
thrifty, economical
(machine) which uses little energy or which costs little to operate, economical
tasarruf
savings

Tom deposited some money in his savings account just yesterday. - Tom sadece dün tasarruf mevduadına biraz para yatırdı.

I'd like to open a savings account. - Ben bir tasarruf hesabı açmak istiyorum.

tasarruf
saving

Old Mr Smith is saving as much money as he can. - Yaşlı Bay Smith yapabildiği kadar çok para tasarrufu yapıyor.

Tom is saving money for college. - Tom üniversite için para tasarrufu yapıyor.

tasarruf
possession
tasarruf
provident
tasarruf
economy

Economy cars save you money. - Ekonomi arabalar size tasarruf sağlar.

Tom always flies economy class to save money. - Tom her zaman tasarruf yapmak için ekonomi sınıfta uçuyor.

tasarruf
austerity
tasarruf
Providence
tasarruf
(Kanun) seizure
tasarruf
occupation
tasarruf
stocking
tasarruf
(Ticaret) appropriations
tasarruf
use

I used a computer in order to save time. - Zamandan tasarruf etmek için bir bilgisayar kullandım.

If you use this modern equipment, it will save a lot of manpower. - Eğer bu modern donanımı kullanırsanız bir sürü iş gücü tasarruf edecektir.

tasarruf
(Ticaret) ownership
tasarruf
thrift

The speaker laid stress on the need for thrift. - Konuşmacı tasarruf ihtiyacı üzerinde stres attı.

tasarruf
nest egg
tasarruf
saving from
tasarruf
possession, use; economy, saving
tasarruf
law disposal, disposition; administration, management; possession
tasarruf
thriftiness
tasarruf
retrenchment
tasarruf
savings, money saved
tasarruf
conservation, careful use of (a resource); saving (money); thrift, economy
tasarruf
(Hukuk) appropriations, disposal
tasarruf
seizin
التركية - التركية
Parasını ölçülü, dikkatli harcayan
Az masraflı
Tasarruf
artırım
TASARRUF
(Osmanlı Dönemi) İdare ile kullanmak. Sarfetmek. Tutum. Sâhib olmak. İdare etmek. Sâhiblik. Kullanma hakkı
TASARRUF
(Osmanlı Dönemi) (Para veya mal) artırma
TASARRUF
(Osmanlı Dönemi) Bir şeye karışıp müdahale etme
tasarruf
(Osmanlı Dönemi) birşeyin sahibi olup idâre etme, mülkünü istediği gibi kullanma
tasarruf
Bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi, kullanım: "Vücudum artık irademin tasarrufundan çıkmıştı."- R. N. Güntekin
tasarruf
Para biriktirme, artırım
tasarruf
İstediği gibi kullanma yetkisi, kullanım
tasarruf
Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idareli tüketme
tasarruflu
المفضلات