He did not like her manner of speech.
- Onun konuşma tarzını sevmedi.
I don't like her manner.
- Onun hareket tarzını sevmiyorum.
The style is nice, but do you have it in a different color?
- Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
This style of cooking is peculiar to China.
- Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
You have a very logical way of thinking.
- Çok mantıklı bir düşünme tarzın var.
I managed to bring him around to my way of thinking.
- Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
What's your favorite genre?
- En sevdiğiniz tarz nedir?
What kind of music did you like when you were in high school?
- Lisedeyken ne tarz müzikten hoşlanırdın?
She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
- O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
- Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.