Many countries depend on agriculture.
- Çok sayıda ülke tarıma dayalıdır.
He engaged in agriculture.
- O, tarımla uğraşıyordu.
Tom went to an agricultural school.
- Tom bir tarım okuluna gitti.
82% - more than four-fifths - of the island's exports is agricultural produce.
- Ada ihracatının %82'si, beşte dörtten fazlası, tarımsal ürünlerdir.
Many novels and shows romanticize the agrarian lifestyle.
- Çoğu roman ve gösteriler, tarımsal yaşam biçimini romantikleştirir.
Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.
- Organik tarım kimyasallar olmadan bir bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir.
This land is ideal for farming.
- Bu toprak tarım için ideal.
When I went on vacation to Spain, I went to a museum to see an exhibition of old farming equipment.
- Ben İspanya'ya tatile gittiğimde, eski tarım ekipmanlarından oluşan bir sergiyi görmek için müzeye gittim.