Above all, logic requires precise definitions.
- Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.
- Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
Above all, logic requires precise definitions.
- Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
We need a clear definition for the concept of human rights.
- İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.
The scenery was beyond description.
- Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
The man answered to the description.
- Adam tanımlanmış özelliklere sahipti.
Schopenhauer defined architecture as frozen music.
- Schopenhauer mimariyi donmuş müzik olarak tanımladı.
These books have defined and shaped our culture.
- Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
Can you identify the man using this picture?
- Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?
Can you identify that?
- Onu tanımlayabilir misin?
Your account of the accident corresponds with the driver's.
- Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
Happiness is sometimes identified with money.
- Mutluluk bazen parayla tanımlanır.
The author of the phrase prefers not to be identified.
- Bu yazının yazarı tanımlanmayı tercih etmiyor.
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
Can you clearly define this word?
- Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?
Curiosity is a defining trait of human beings.
- Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
She described him as handsome.
- O, onu yakışıklı olarak tanımladı.
Tom described his new invention to both John and Mary.
- Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.