She traveled all the way from Algeria to testify.
- O tanıklık etmek için Cezayir'den bütün yolu seyahat etti.
I don't want to testify against Tom.
- Tom'un aleyhine tanıklık etmek istemiyorum.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.