Tom seems to be unwilling to testify against Mary.
- Tom Mary'ye karşı tanıklık etmek için isteksiz gibi görünüyor.
She traveled all the way from Algeria to testify.
- O tanıklık etmek için Cezayir'den bütün yolu seyahat etti.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.