He gave a powerful testimony.
- O güçlü bir tanıklık yaptı.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.
He witnessed the murder.
- O cinayete tanıklık etti.
He witnessed the accident.
- O, kazaya tanıklık etti.
We noticed his reluctance to testify.
- Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.
The victim didn't have to testify.
- Kurban tanıklık etmek zorunda değildi.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.
The witness stated his name.
- Tanık onun adını açıkladı.
He witnessed the accident.
- O, kazaya tanıklık etti.
I'd never testify against my wife.
- Eşim aleyhine asla tanıklık etmezdim.
Our only witness is refusing to testify.
- Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.