He is not a friend, but an acquaintance.
- O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
For me he is neither a brother nor an acquaintance.
- O benim için ne bir erkek kardeş ne de bir tanıdık.
This kind of experience is familiar to everyone.
- Bu tür bir deneyim herkes için tanıdık.
Tom didn't see any familiar faces at the party.
- Tom partide hiç tanıdık yüzler görmedi.
She is more an acquaintance than a friend.
- O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.
He is not a friend, but an acquaintance.
- O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
You can easily identify Tom because he is very tall.
- Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.
Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to?
- Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?
Can you recognise the person in this picture?
- Bu resimdeki kişiyi tanıyabilir misin?
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
I recognized her by the hat she was wearing.
- Onu giydiği şapkadan tanıdım.
The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument.
- Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.