tamamlanmamış

listen to the pronunciation of tamamlanmamış
التركية - الإنجليزية
pendant
unachieved
fragmental
imperfect
incomplete

The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts. - Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.

That is an incomplete sentence. - O tamamlanmamış bir cümle.

pendent
unfinished

I think we have some unfinished business. - Sanırım biraz tamamlanmamış işimiz var.

unaccomplished
unfilled
fragmentary
outstanding
uncompleted
(Politika, Siyaset) interrupted
rough
uncomplete
(Ticaret) deficient
imperfective
undone
tamamlanmamış el
(poker) four flush
tamamla
{f} complete

Let's complete this picture quickly. - Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.

All is completed with this. - Hepsi bununla tamamlandı.

tamamla
fulfill
tamamla
follow through
tamamla
finish off
Askeri Yardım Programı; tamamlanmamış iniş noktası; tamamlanmamış iniş usülleri
(Askeri) Military Assistance Program; missed approach point; missed approach procedure
tamamla
consummate
tamamla
followthrough
tamamla
completing

I'm not completing your assignments. - Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.

He had a share in completing the job. - O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.

tamamla
completed

The new railway is not completed yet. - Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.

I completed the university course comfortably. - Üniversite sürecini rahatlıkla tamamladım.