The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
- Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.
That is an incomplete sentence.
- O tamamlanmamış bir cümle.
I think we have some unfinished business.
- Sanırım biraz tamamlanmamış işimiz var.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
We should be able to complete the work in five days.
- Biz, beş gün içinde işi tamamlayabilmeliyiz.
He had a share in completing the job.
- O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
I'm not completing your assignments.
- Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
I completed the university course comfortably.
- Üniversite sürecini rahatlıkla tamamladım.
The new railway is not completed yet.
- Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.