The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
- Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.
That is an incomplete sentence.
- O tamamlanmamış bir cümle.
I think we have some unfinished business.
- Sanırım biraz tamamlanmamış işimiz var.
Let's complete this picture quickly.
- Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
All is completed with this.
- Hepsi bununla tamamlandı.
I'm not completing your assignments.
- Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
He had a share in completing the job.
- O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
The new railway is not completed yet.
- Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.
I completed the university course comfortably.
- Üniversite sürecini rahatlıkla tamamladım.