Tom's part of the work isn't finished.
- Çalışmanın Tom'a ait bölümü tamamlanmış değil.
The album will have been completed by next July.
- Albüm önümüzdeki Temmuz ayına kadar tamamlanmış olacak.
The work had been completed before I arrived.
- Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Let's complete this picture quickly.
- Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
I'm not completing your assignments.
- Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
He had a share in completing the job.
- O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
After months of negotiations, the peace treaty was completed.
- Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
Tom completed the mission.
- Tom misyonunu tamamladı.