tam olarak

listen to the pronunciation of tam olarak
التركية - الإنجليزية
exactly

What exactly are you doing? - Tam olarak ne yapıyorsun?

You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary. - Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.

quite

I didn't quite catch the name of that designer. - O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.

Tom couldn't quite make out what the sign said. - Tom işaretin ne anlama geldiğini tam olarak çıkaramadı.

fairly
in depth
slap-bang
straightly
purely
faithfully
truly
outrightly
to be precise

He said he was already more than fifty years old, fifty five, to be precise. - O çoktan elli yaşından daha fazla olduğunu, tam olarak elli beş olduğunu söyledi.

(deyim) down to the ground
consummately
(Konuşma Dili) bang on
rightdown
flat
accurately

He accurately described what happened there. - Ne olduğunu tam olarak anlattı.

I don't remember my grandmother's face accurately. - Ben büyük annemin yüzünü tam olarak hatırlamıyorum.

precisely, exactly, in full
smack
(Hukuk) fully

We are fully aware of the importance of the situation. - Durumun öneminin tam olarak farkındayım.

He reported fully what he had seen to the police. - O, ne gördüğünü polise tam olarak bildirdi.

roundly
slap bang
true

That wasn't exactly true. - O tam olarak doğru değildi.

That's not exactly true. - O tam olarak doğru değil.

in full
completely

I completely walked ten miles. - Ben, tam olarak on mil yürüdüm.

He completely failed to understand why she got angry. - O onun niçin kızdığını tam olarak anlamadı.

plumb
positively
every bit
rootedly
right

We're not exactly open right now. - Şu anda tam olarak açık değiliz.

Tom is exactly right. - Tom tam olarak haklı.

straight
implicitly
strictly
to a T
evenly
definitively
prompt
due

I accepted the offer after due consideration. - Tam olarak düşündükten sonra teklifi kabul ettim.

duly
perfectly

I remember last night perfectly. - Dün geceyi tam olarak hatırlıyorum.

This dress fits me perfectly. - Bu elbise bana tam olarak uyuyor.

literally

The detective questioned literally thousands of people about the incident. - Dedektif olay hakkında binlerce insanı tam olarak sorguladı.

It takes literally a minute to make the sauce. - Sos yapmak tam olarak bir dakika sürer.

precisely

I know precisely what you are feeling. - Ne hissettiğini tam olarak biliyorum.

Tom knew precisely how Mary felt. - Tom Mary'nin nasıl hissettiğini tam olarak biliyordu.

to be exact
in complete
inextenso
tam olarak kavramak
(deyim) make out
tam olarak uymayan
off-key
tam olarak yürürlükte
(Kanun) in full force and effect
tam olarak anlama
clear understanding
tam olarak anlamak
gain a clear understanding
tam olarak anlayamamak
not quite understand
tam olarak açıklanmamış
ill-defined
tam olarak başaramamak
(deyim) go off at half cock
tam olarak başaramamak
(deyim) go off half-cocked
tam olarak bilmemek
not to be sure
tam olarak değil
not really
tam olarak değil
not quite
tam olarak durma
dead stop
tam olarak göreve hazır
(Askeri) fully mission capable
tam olarak kullanmamak
underutilize
tam olarak kullanmamak
underutilise
tam olarak sonlandıramamak
(deyim) go off half-cocked
tam olarak sonlandıramamak
(deyim) go off at half cock
tam olarak yazmak
write out
tam olarak yenmek
beat smb. hollow
tam olarak yetkilendirilmiş
duly-authorized
haklardan tam olarak yararlanma
(Hukuk) full enjoyment of the rights
التركية - التركية
eksiksiz
tam olarak
المفضلات