takiplerde

listen to the pronunciation of takiplerde
التركية - الإنجليزية
follow ups
takip
follow-up

Don't forget to ask follow-up questions. - Takip sorularını sormayı unutma.

takip
pursuit

After a short pursuit, the police caught him. - Kısa bir takipten sonra polis onu yakaladı.

Sami's pursuit of his attacker was in vain. - Sami'nin, saldırganını takip etmesi boşunaydı.

takip
chase

She is being chased by a coyote. - O bir koyote tarafından takip ediliyor.

The young girl was chased by the old man. - Genç kız yaşlı adam tarafından takip edildi.

takip
follow

The mother signed to Alice to follow her. - Anne Alice'in onu takip etmesini belirtti.

His dog follows him wherever he goes. - Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.

takip
pursuit, chase; follow-up; persecution; prosecution
takip
persecution
takip
prosecution
takip
chasing

Sami was chasing Layla. - Sami, Leyla'yı takip ediyordu.

Why were you chasing me? - Neden beni takip ediyordun?

takip
{i} tracing
takip
pursuing

The police are pursuing an escaped prisoner. - Polisler kaçan bir mahkûmu takip ediyor.

takip
tracking

Send me the tracking number please. - Bana takip numarasını gönderin lütfen.

Is there a tracking number for the package? - Paket için bir takip numarası var mı?

takip
pursue

The cat has pursued the mouse. - Kedi fareyi takip etti.

The police and the FBI pursued several leads. - Polis ve FBI birkaç ipucunu takip etti.

takip
hound
takip
prosecute

Tom was never prosecuted. - Tom hiç takip edilmedi.

Takip
track

They followed the tracks the car had left. - Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.

Keep track of everything that looks promising. - Umut verici görünen her şeyi takip edin.

takip
follow of
takip
keep abreast
takip
keeping the track
takip
legal proceedings (especially those initiated against a debtor); prosecution (of a case)
takip
hunting
takip
following, coming after, succeeding
takip
pursuing (an end, a goal)
takip
pursuance
takip
keeping up with, following (a fashion)
takip
pursuing, busying oneself with (a matter)
takip
following, taking (someone, something) as one's example
takip
following; pursuing, pursuit; trailing
takip
following; watching closely; keeping one's mind on; keeping abreast of
takip
follow up

We try to follow up on every complaint. - Her şikayeti takip etmeye çalışıyoruz.

I'll follow up with them to make sure that the work gets done. - İşin yapıldığından emin olmak için onlarla birlikte takip edeceğim.

takip
followup
التركية - التركية

تعريف takiplerde في التركية التركية القاموس.

takip
Kovuşturma, kovuşturulma
takip
İzinden gitme, uyma, izleme
takip
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme: "Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum."- H. E. Adıvar
takip
Ardınca gitme veya gelme
takip
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
takip
Geri çekilmekte olan düşmanı yenmek, yok etmek için yapılan hareket
takip
Kovuşturma, kovuşturulma. İzinden gitme, uyma, izleme
takiplerde
المفضلات