Tüm oturma yerleri tutulmuş.
- All the seating areas are taken.
Affedersiniz, o koltuk alınmış mı?
- Pardon me, is that seat taken?
Tüm iyi koltuklar çoktan alınmıştır.
- All the good seats are already taken.
Tom kendi adını listeden çıkarttı.
- Tom has asked to have his name taken off the list.
O, babasının işini devraldı.
- He has taken over his father's business.
Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.
- The small company was taken over by a large organization.
O, şimdiye kadar yapmaya başladığı her işi bitirdi.
- He's finished every task he's ever taken up.
Rus büyükelçisi şaşkına döndü.
- The Russian ambassador was taken aback.
Tom şaşırmış görünüyordu.
- Tom seemed taken aback.
Şaşırmış görünüyordun.
- You seemed taken aback.
Kandırılmak istemiyorum.
- I don’t want to be taken in.
I can't ask her out, she's taken.
He was very taken with the girl, I hear.
When her mother died, she got taken in by the next-door neighbour.
I wonder how many people will get taken in by their addition of a fancy-looking front panel to a crummy device.
... you a petition will be taken to the world leaders of the water to the world ...
... We've taken it on trains up the Swiss Alps. ...