Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

take for a walk

listen to the pronunciation of take for a walk
الإنجليزية - التركية
yürüyüş yap
dolaştırmak
walk
{f} yürüyerek gitmek

Son otobüsü kaçırdım ve eve yağmur altında yürüyerek gitmek zorunda kaldım. - I missed the last bus and had to walk home in the rain.

Bu sıcakta işe yürüyerek gitmek kötü bir fikir. - Walking to work in this heat is a bad idea.

take a walk
dolaşmak
take a walk
yürüyüşe çıkmak

Yürüyüşe çıkmak istiyorum. - I'd like to take a walk.

Benimle yürüyüşe çıkmak ister misin? - Would you like to take a walk with me?

take a walk
hava almak
take a walk
gezmek
walk
otlak
walk
yürüyüşe çıkarmak
walk
gezinti

Sahilde gezinti yaptık. - We went for a walk on the beach.

for a walk
Yürüyüşe
take a walk
(deyim) Yürüyüş yapmak, gezmek
take a walk
yürüyüş yapmak, gezmek: Let's take a walk. Yürüyüşe çıkalım
take a walk
hava almaya çıkmak
take a walk
dolaşmaya çıkmak
take a walk
gezinmek
walk
hareket etmek
walk
(fiil) yürümek, yürüyerek gitmek, dolaşmak, gezdirmek, gezmek, adımlamak, adımla ölçmek, yürütmek, dolaştırmak, yürüyüşe çıkarmak, yürüterek yormak, eşlik etmek, taşımak (iterek)
walk
{f} gezmek
walk
{f} dolaştırmak
walk
{i} devriye gezme
walk
{i} yürünecek mesafe
walk
{f} yürütmek
walk
{i} yürüyüş yolu

Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor. - Tom is coming up the front walk.

walk
{i} koyun çiftliği
walk
{f} adımla ölçmek
walk
{f} taşımak (iterek)
walk
yürümek, yürüyerek gitmek: We walked all the way from Üsküdar to Kadıköy. Üsküdar'dan ta Kadıköy'e kadar yürüdük. I didn't come by car
walk
{i} yürünecek yer
walk
beraberinde yürüyüşe çıkmak
walk
{i} yol

Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık. - As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü. - They walked along the road three abreast.

الإنجليزية - الإنجليزية
walk
take a walk
travel briefly and leisurely by foot, stroll along
take for a walk

    التركية النطق

    teyk fôr ı wôk

    النطق

    /ˈtāk ˈfôr ə ˈwôk/ /ˈteɪk ˈfɔːr ə ˈwɔːk/
المفضلات