Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.
- All you have to do to take a picture is push this button.
Yabani otları çekmeye başlamadan önce bahçenin nasıl göründüğüne dair bir resim çekmek hiç aklıma gelmedi.
- It never occurred to me to take a picture of how the garden looked before we started pulling weeds.
Babama fotoğrafımı çektirdim.
- I had my photograph taken by my father.
Bir fotoğrafçı, benim evimin bir fotoğrafını çekti.
- A photographer took a photograph of my house.
Onlar her şehri fotoğraflamak istiyor.
- They want to photograph every city.
Görevim belgeleri fotoğraflamak.
- My mission is to photograph the documents.
... stand together to take a picture. ...
... It can't just be something I can just take a picture of. ...