tahmin edilebilir

listen to the pronunciation of tahmin edilebilir
التركية - الإنجليزية
predictable

This movie has a predictable plot. - Bu filmin tahmin edilebilir bir konusu var.

That was predictable. - Bu tahmin edilebilirdi.

foreseeable
presumable
conjecturable
predıctable
tahmin et
predict

The events unfolded just as she predicted. - Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.

There's no way to predict what you will dream tonight. - Bu gece neyin rüyasını göreceğini tahmin etmenin bir yolu yok.

tahmin et
{f} forecast

I forecasted that you couldn't cut the mustard in this job. - Bu işte beklentileri karşılayamayacağını tahmin etmiştim.

Tom does a pretty good job of forecasting the weather. - Tom, hava durumunu tahmin etmede oldukça iyi bir iş çıkarıyor.

tahmin et
envisage
tahmin et
{f} guess

You sure guessed the critical points of that teacher's exam. - O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.

I would never have guessed that Tom and Mary would fall in love with each other. - Tom ve Mary'nin birbirlerine âşık olacaklarını asla tahmin etmezdim.

tahmin et
reckon
tahmin et
{f} reckoning
tahmin et
{f} envisaged
tahmin et
{f} forecasting

Tom does a pretty good job of forecasting the weather. - Tom, hava durumunu tahmin etmede oldukça iyi bir iş çıkarıyor.

Prophets have been forecasting the end of the world for centuries. - Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir.

tahmin et
{f} predicted

The events unfolded just as she predicted. - Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.

Tom was late, just like Mary predicted. - Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi Tom geç kalmıştı.

tahmin et
{f} conjecture
tahmin et
surmise
tahmin et
forecasted

I forecasted that you couldn't cut the mustard in this job. - Bu işte beklentileri karşılayamayacağını tahmin etmiştim.

tahmin edilebilir
المفضلات