Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
I'm not wiping your tables.
- Ben senin tablolarını silmiyorum.
I just cleaned all the tables.
- Az önce tüm tabloları temizledim.
If I had bought the painting then, I would be rich now.
- O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.
People came to like her paintings.
- İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
Tom cleared the table.
- Tom tabloyu temizledi.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Selena Gomez's second album hit Billboard Magazine's top two hundred albums chart at number four.
- Selena Gomez'in ikinci albümü Billboard Magazine'in top iki yüz albüm tablosunda dört numaraya yerleşti.
The chart illustrates how the body works.
- Tablo vücudun nasıl çalıştığını göstermektedir.
He painted that picture a while ago.
- O tabloyu bir süre önce yaptı.
Every day you should at least listen to a short song, read a good poem, look at a beautiful picture, and, if possible, say several intelligent words.
- Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.