Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
- Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
I have a callus on the sole of my foot.
- Ayağımın tabanında bir nasır var.
You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.
- Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.
Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.
- Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.
Tom is mopping the kitchen floor.
- Tom mutfak tabanını paspaslıyor.
There's a large carpet on the floor.
- Tabanda büyük bir halı var.
Once I opened my eyes again, Amina was staring at me through the bottom of her beer glass.
- Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.
Gum got stuck to the bottom of my shoe.
- Sakız ayakkabımın tabanına yapıştı.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
He took to his heels when he saw a policeman.
- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.