The soles of my shoes are worn.
- Benim ayakkabıların tabanları yıprandı.
All this walking is killing the soles of my feet and my toes. I wonder if I have the right size shoes.
- Bütün bu yürüme ayaklarımın tabanlarını ve ayak parmaklarımı mahvediyor. Doğru ölçüde ayakkabılar alıp almadığımı merak ediyorum.
Tom used to play second base for his high school's baseball team.
- Tom lisesinin beyzbol takımı için ikinci taban oynardı.
Tom stole second base.
- Tom ikinci tabanı çaldı.
Although most islands in the ocean have been mapped, the ocean floor is generally unknown.
- Okyanusta çoğu ada haritalanmış olmasına rağmen, okyanus tabanı genellikle bilinmemektedir.
Tom is mopping the kitchen floor.
- Tom mutfak tabanını paspaslıyor.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
He took to his heels when he saw a policeman.
- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.
Gum got stuck to the bottom of my shoe.
- Sakız ayakkabımın tabanına yapıştı.
In order to avoid confusion, the bottom is labelled too.
- Karışıklığı önlemek için taban da etiketlendi.