Tom has trouble with his walking boots. He has blisters on the sole of one foot.
- Tom'un yürüyüş botlarıyla sorunu var. Bir ayağının tabanında kabarcıklar var.
Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
- Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.
- Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.
Tom used to play second base for his high school's baseball team.
- Tom lisesinin beyzbol takımı için ikinci taban oynardı.
There's a large carpet on the floor.
- Tabanda büyük bir halı var.
Tom is mopping the kitchen floor.
- Tom mutfak tabanını paspaslıyor.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
He took to his heels when he saw a policeman.
- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.
Once I opened my eyes again, Amina was staring at me through the bottom of her beer glass.
- Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.
In order to avoid confusion, the bottom is labelled too.
- Karışıklığı önlemek için taban da etiketlendi.