She gave him a stony reception.
Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
- Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
- Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
Tom knows better than to throw rocks at the other children.
- Tom'un diğer çocuklara taş atmayacak kadar aklı var.
Tom threw a rock at the dog.
- Tom köpeğe bir taş attı.
The prisoner of war bore himself with great dignity.
- Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
The landscape was cold and sharp as flint.
- Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
Tom stole a precious stone and pawned it.
- Tom değerli bir taş çaldı ve onu rehin bıraktı.
Tom analyzed the precious stone at his lab.
- Tom Laboratuarda kıymetli taş analizi yaptı.
Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there.
- Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.
He tumbles down all the poor people's chimneys, and fills up the stockings to overflowing.
- O bütün fakir insanların bacalarını düşürür ve çorapları taşmasına doldurur.
He wasn't exactly overflowing with enthusiasm.
- O tam olarak coşku nedeniyle taşan biri değildi.
The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
- Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.
Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
- Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
Every spring the river floods here.
- Her İlkbaharda nehir burada taşar.
Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
- Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
The market was flooded with foreign goods.
- Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.
After the heavy rains, the river overflowed its banks.
- Sağanak yağışlardan sonra, nehir kendi kıyılarının dışına taştı.
This river sometimes overflows after the thaw.
- Bu nehir bazen çözülme sonrası taşar.
At last, the gem was in his hands.
- Sonunda, değerli taş onun ellerindeydi.
Rubies are one of most beautiful gems in the world.
- Yakutlar dünyanın en güzel değerli taşlarından biridir.
A stone hit him on the head.
- Kafasına bir taş çarptı.
A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
- Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.